AKİF EKİCİ

26. Dönem Gaziantep Milletvekili

ANAYASA DEĞİŞİKLİK PAKETİNİN 21. MADDESİ

 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa teklifinin 21inci maddesinin üzerinde verilen önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.


Değerli arkadaşlar, yaklaşık on sekiz günden beri, sabahlara kadar olmak üzere, Anayasa değişikliği adı altında hepimiz çalışmaktayız. Ciddi mesailer sarf etmekteyiz, ülkenin bu kadar sorunu varken. Ama maalesef üzülerek görüyorum ki, değiştirilmek istenen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası değil, adını koymak gerekirse RTE Anayasası şekline dönüşmüş bir Anayasadır.

 

Ülkemizde bu kadar ciddi sorunlar varken, yoksulluk, yolsuzluk had safhaya ulaşmışken biz nelerle uğraşıyoruz? Fakat şunu söylemem gerekiyor değerli arkadaşlar: Hangi tür tedbir almayla ilgili gayret sarf ederseniz ediniz, yeri göğe yaklaştırsanız, Recep Tayyip Erdoğan'ın ve aynı yolda yürüyenlerin –hepinizi söylemiyorum- Yüce Divan huzuruna çıkmaktan kurtulma şansınız yok, bunu bilmeniz gerekiyor değerli arkadaşlar.


Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; ülkemizin gündeminde çok önemli sorunlar var gerçekten. Bugün sayıları 6 milyonu aşmış issizlik, son bir yılda meydana gelen 287 bin iflas, kredi kartı borcunu ödeyemeyen 1 milyon 82 bin kişi, her 10 çiftçiden 3ünün neden icra takibine düştüğünü; her 10 çiftçiden 1inin neden hapse girdiğini; kapanan sanayi tesislerini; dershane parasını ödeyemediği için hapse giren anneyi; bu nedenle gururuna yediremeyip intihar eden genci; 2003-2008 yılları arasında geçim zorluğu, ticari başarısızlık ve bunların getirdiği aile geçimsizliği nedeniyle intihar eden 4.611 vatandaşımızı; doğal gaz alamadığı için sobadan zehirlenip hayatını kaybeden vatandaşımızı; ayda evine bir kilo et götüremeyen emeklimizi; cinsel istismara uğrayan küçücük yavrularımızı; on iki-on üç yaşında evlendirilmeye mahkûm edilen yavrularımızı, bunları görmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım.


Değerli arkadaşlar, bunlar içinde bulunduğumuz yoksullukla ilgili söylemlerim, bir de işin yolsuzluk boyutuna bakmamız gerekiyor. 2002 yılında AKP, iktidara gelirken, gerçekten bunalmış olan ülkemizde “Yolsuzluk ve yoksulluğun üzerine gideceğim.” vaadiyle gelmişti. Israrla üzerinde durarak yolsuzluk ve yoksulluğun ortadan kaldırılacağı söylenmişti. Evet, o zaman bir tabir vardı, “hortumculuk” tabiri, hortumu kestiniz ama kanal açtınız. Nereye açtınız kanalı? Yandaşlarınıza açtınız.


Değerli arkadaşlar, bugün gündemimizde olması gereken önemli konular var. Ülkemizi idare eden Recep Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğunda mal varlığıyla ilgili bir açıklama yapmıştı. Bir daire, bir kooperatif hissesi, bir arsa, yüzde 10luk bir şirket hissesi olan Tayyip Erdoğan, bu sekiz yıl içerisinde 2 milyar doların üzerinde bir servete erişerek
dünyada 10 zengin lider arasına girmiştir değerli arkadaşlarım. Bunları değerlendirmemiz gerekiyor, bunları göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Halk bizden bunları bekliyor.


Bursla okurken 2 milyon dolara gemicik alan Sayın Başbakan'ın oğlu değil miydi değerli arkadaşlar? Mısır işalatındaki gümrük vergisinin yüzde 20ye indirilmesini dönemin Maliye Bakanının oğlu 4 bin ton mısır işal ettikten sonra yüzde 45e çıkaran yine sizler değil misiniz değerli arkadaşlar? Bu kadar zahmetsiz, bu kadar yorulmadan para kazanan bir mantık ve düşünce sağlıklı bir yere gitmiyor demektir değerli arkadaşlar. Bu gençlerin hepsi ticaret dehası mıdır? Cumhurbaşkanının oğlu, geçmiş dönemdeki Maliye Bakanının oğlu, bunlar hep birer ticaret dehası mıdır değerli arkadaşlarım?


Bir resim göstereceğim size. Burası Amasra. Dün Sayın Pepe çıktı,  burada, sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi, kendinde hiçbir problem yokmuş gibi anlattı. Bizler de çok net bilgi sahibi olmadığımız için inanmak durumunda kaldık ama inanmak da mümkün değil bu yapıya. Burası Amasrada bir ormanın içerisi.
Burada maden çıkarılıyor değerli arkadaşlarım. Burada maden çıkarılıyor, mermer çıkarılıyor. Bunu yapan Pepe ve Pepenin adamları.

 

Bu kadar ekonomik kriz, bu kadar problem yaşanırken değerli arkadaşlarım, biz ne yapıyoruz? Recep Erdoğan, bu diktatör zihniyeti içerisinde ulusumuzun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucularından olan örnek insan -otuz yıla yakın bir zaman olmuş hayatını kaybedeli- değerli insan İsmet İnönüyle ilgili bir başbakana, bir milletvekiline, hatta bir Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşına yakışmayacak bir şekilde töhmette bulunmakta ve aslı astarı olmayan bir kelime kullanmaktadır. Ama şunu söylemem gerekiyor değerli arkadaşlar: Söyleyene bakmak gerekiyor. Söylediği laftan ziyade söyleyenin kişiliğine ve şahsiyetine bakmak gerekiyor değerli arkadaşlarım.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılar sunmadan önce bu konuyla ilgili tekrar düşünmenizi, aklıselim olan arkadaşların özellikle memleketlerine döndüklerinde hemşerilerine, seçmenlerine nasıl cevap vereceklerini iyi değerlendirmelerini ve ileriki dönemde torunlarına nasıl hesap vereceklerini…

Bu Meclis kayıtlarını torunları incelediklerinde mezarlarında kemikleri sızlamayacak mı?
Bunu bilmeleri gerekir diye düşünüyorum. Herhâlde bunu göz önünde bulundurursunuz, bu utanç göstergesi tavrınızdan vazgeçer, aklıselime gelirsiniz.


Hepinize saygılar sunar, teşekkür ederim değerli arkadaşlar.